Paul Lafargue, Tembellik Hakkı’nı 1880 yılında makaleler dizisi olarak tefrika etmeye başladı..Lafargue, bu kitapta Protestan ahlakın çalışma hakkına karşı işçi sınıfının tembellik hakkını savundu. Kitabın ikinci bölümü ise yazarın At Hakları ve İnsan Hakları başlıklı son derece keyifli bir metninde..
Hüseyin Ferhad, şiirin iç sorunlarını, gelenekle bağlarını irdelerken içinde yaşadığı şiir ortamını, kültürel çevreyi gözlemleri ve anılarıyla ortaya koyuyor. Şiirimizin son elli yılında öne çıkan tartışmaları, restleşmeleri, kendi kuşağının eğilimlerini özgün bir bakış açısıyla yorumluyor.Behçet Ne..
Uygarlıkların Batışı, doğup büyüdüğü Lübnan’ın çokkültürlülüğünden beslenen ve bunun önemini her zaman dile getiren Amin Maalouf’un Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya ile başladığı düşünce serüveninde en karamsar durak. Buzdağını gördüğü halde ilerlemeye devam eden insanlık gemisi için bir taz..
Türklük, beş yüz seneden beri İstanbul'u ve Boğaziçi'ni bütün beşeriyetin hayaline böyle nakşetti. Mimarisini bu şehrin her tepesine, her sahiline, her köşesine kurarken güya: Artık bu diyar dünya durdukça Türk kalacaktır. dediği hissedilir. Fetihten sonra İstanbul'a yerleşmiş olan halkın iklimle bu..
“Siradan” i anlamak ve anlatabilmek… “Öykü, roman, siir siradan seyler aslinda. O kadar siradan ki kanli canli halleri, her gün sayisiz kez tekrarlaniyor. Bir adam isini kaybediyor, bir kadin kocasini aldatiyor, iki komsu kavga ediyor. Yazabilene bunlarin tümü öyküdür.” Farkli türlerdeki yapitlariyl..
Içeri Kafka Market'in sahibi girdi. Kahvede okey oynuyormus; kasiyer kizlardan biri kosarak gidip çagirmis. Herhalde,"Markete tuhaf biri geldi. Kafka diye bir romanciyi sorup duruyor," demistir. Marketin sahibi yüzündeki teri silerken, "Buyrun, beyfendi! Sorun nedir?" diye sordu. "Efendim," dedim, "..
Kudüs, söylemlerimizin coşkusuna ve iddialarımızın büyüklüğüne rağmen, hakkında pek az bilgi sahibi olduğumuz bir şehir aslında. Çok önemli ve yaygın birkaç anekdot dışında, Kudüs'le ilgili malumatımızın tamamen ezbere dayalı olduğu söylenebilir. Bunun üzerine, bir de herkes söz ettiği, siyasi sloga..
CIORAN, bir inanç krizinin sonucu olan Gözyaslari ve Azizler’de, insanin derinliklerine, hatta uçurumlarina iniyor ve kendi deyimiyle gözyaslarinin kaynagini arastiriyor. Orada azizler ve azizelerle birlikte Bach’i, Mozart’i, Van Gogh’u, Dostoyevski’yi, Rilke’yi, Mevlâna’yi ve Sems’i buluyor. Sonra ..
“Gün batmak üzere, ışıklar yorgun; gravürlere daha bir daldıkça anlıyoruz ki yeryüzünde olan her şey var bu gravürlerde. Geçmişte ve bugün olanlar, gelecekte var olacaklar, yeryüzünde şimdiye dek var olmuş ne varsa, bundan sonra neler var olacaksa, hepsi bu dingin dolangaçta bizi bekliyor... Büyüley..
Kıyısızlar, Kaybedenlerin ve yalnızların kitabıdır. Ve her kaybedenin mutlaka söylemek istediği son bir sözü vardır. İşte o sözler, "Katilime Mektuplar" olarak yer alıyor kitapta... Hikâyeleri okurken, satırlar arasında bir o yana, bir bu yana savrulacaksınız. Katiline âşık olduğu için kaybetmeye ma..
Her koşul altında iç özgürlüğünü koruma uğrunda çaba harcamak, kimsenin efendisi olmaya kalkışmamak, fakat kimseye de boyun eğmemek; hiçbir sav ya da düşünceye baştan düşmanca yaklaşmamak, ama buyurgan nitelik almaya başladığı anda her savın ya da düşüncenin karşısına dikilmek. Bütün bunlar gerek Er..
“...çocuğun beyninde temel kavramlar anadille oluşur. Bu süreçte anadilin kullanımını kısıtlar ya da pek çok kez yaptığınız gibi yasaklarsanız, algılamaktan, düşünmekten yoksun kuşaklar yetiştirirsiniz. Dilin, yığınları toplum yapan, insanları bir arada yaşatan en büyük etken olduğunu görmezden gele..