Şeyh Muhammed Vefâ Efendi, 18. asır sûfî-şâirlerinden olup, Edirne’lidir. Halvetî-Gülşenî şeyhi Pîr Hasan Sezâyî Hazretlerinin torunu, şâir-hattât Şeyh Ahmed Müsellem Efendi’nin oğludur. Velî Dede Dergâhı’nda babasından sonra posta oturmuştur. 1212/1797’de vefat etmiş ve babasının tür-besine defnolu..
İnsan derdini anlatmak için onlarca yol bulabilir belki kâri. Kimi söyler, kimi ağlar, kimi kaçar gider ve kimi de yazar. Ama bence en asil olanı susmak.Ben yazmayı söylemekten değil de susmaktan bir cüz olarak görenlerdenim. Yazarak susmak diye bir hâl bu bahsettiğim. Kendine saklamaya gücünün yetm..
Ahlaki değerlerin aşındığı, bireysel çıkarın kutsal bir ölçü hâline geldiği, paylaşmanın ve yardımlaşmanın sadece sözde kaldığı zamanlarda yaşıyoruz. Böylesi koşullarda ahlaki değerleri savunmak; daha iyi, daha adil, daha barışçıl bir toplumsal hayat için kaçınılmaz bir zorunluluktur.2 Dinle 1 Söyle..
Bu kitap, dijitalleşmenin beraberinde getirdiği bilgi kaosu ve yorum anarşisinin, genelde insanlığın, özelde gençliğin anlam arayışını bir krize dönüştürdüğü gerçeğinden hareketle, din ile ilişkilerdeki zorlukları aşacak, insanı beşeriyetten ademiyete, ademiyetten insaniyete yüceltecek bir yol harit..
Bu çalışmada Stoa felsefesinin Mu¨slu¨man kelamcıların ve filozofların öğretileri u¨zerindeki etkileri ele alınmaktadır. Yazara göre, Mu¨slu¨man du¨şu¨nu¨rlerin çalışmalarında Stoacı unsurların varlığı tartışmasız bir gerçekliktir. Bununla birlikte Stoa felsefesinin İslam felsefesi u¨zerindeki etkis..
Bir muallim düşünün ki, mesleğine aşık olmuştur. Kendisini İslâm’ın, Kur’ân-ı Kerîm’in, Sevgili Peygamberimizin ve sünnet-i seniyyesinin öğretilmesine adamış, Yüksek İslâm Enstitüsü ve Hukuk Fakültesi olmak üzere iki fakülteyi bitirecek derecede akademik başarıya, Tefsîr ve Kıraat ilmi alanında özgü..
Kişi kaybettiğini kaybettiği yerde aramalı, aksi hiçbir olumlu sonuç vermeyeceği gibi kaybedilenden uzaklaşmaya ve zamanla unutmaya sebep olur!.. Müslümanlar özellikle son bir asırdır birçok değerlerini kaybetti… Bunların en başında da şüphesiz ki Kudüs ve Mescid-i Aksa geliyor… Halbuki Kudüs ve Mes..
"Öyle oturma; günahtır.", "Böyle yatma; ayıptır."gibi sözleri büyüklerimizden duyduğumuz çok olmuştur. Bazen mekruh "haram"ın yerini alır, bazen müstehap, "farz"ın makamına oturur. Allah'ın mübah kıldığını haram diye yaptırmazlar; "haram" fırsat bularak "helal" olabilir bu arada...Toplumumuzda bilgi..