Dostoyevski’nin veciz bir ifadeyle “Hepimiz Gogol’ün Palto’sundan çıktık!” dediği bu sarsıcı öykü, aynı zamanda gerçekçi Rus edebiyatının en önemli kilometre taşlarından birini de oluşturuyor.Zaman zaman ‘sokaktaki adam’, ‘sıradan insan’, ‘küçük memur’ ya da ‘küçük adam’ denilen, görmezden gelinen, ..
Ağır hareket eden, ağırbaşlı, hep korunmaya muhtaç şah; çok becerikli ve çok güçlü, hem koruyucu hem saldırgan vezir; herkesin arasından sıyrılan, her yere seğirten cevval fil; sarsılmaz bir kaya gibi dikilen, baş eğmez kale; güçlülerin basit oyuncağı, ilk tehlikede feda edilecek zavallı piyon Bize ..
Bir tek korkusu vardı: Kalabalık bir yerde, mesela bir sokak köşesinde düşüverirse başına üşüşürler; ifade almaya, itip kakalamaya, götürmeye kalkarlar, onu rahat can vermeye bırakmazlardı. Can çekişirken hırpalanmaktan ödü kopuyordu. Kendisine herhangi bir şekilde yardım edilip kurtarılabileceği dü..
Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu..
Lou Andreas-Salomé modern anlamda feminist olarak tarif edilemese de, bagimsiz ve özgürlükçü yasamiyla kusaklar boyu feministler için bir rol model oldu. Nietzsche, Rilke ve Freud gibi önemli sahsiyetlerle kurdugu dostluklarla ve onlar üzerindeki etkisiyle gündeme geldi. Avrupa üniversitelerinde ögr..
Ömer Seyfeddin, Türk edebiyatinin en önemli yazarlarindan birisi olarak, genç yasta ölümüne ragmen, ardinda bugüne kadar sicakligini ve okur kitlelerinin taze ilgisini koruyan çok sayida hikaye birakmistir.Konulari itibariyla tarihi zamanlardan aktüelin zenginligine uzanan bir çesitliligi de ortaya ..
"Iste adasim, sana seven bir Çingene'nin hikayesi. Çiçeklerin açtigi bir mevsimde, senin kollarina yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarinda oturtmak ve öpüsmek, yoruluncaya kadar öpüsmek hos seydir... (...) Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir seyi kendisinde tasim..
Böceği diyorum. Parlak altın renginde, bir ceviz büyüklüğünde sırtının uç kısmına yakın iki simsiyah nokta var ve biri diğerinden daha büyük. Antenleri..Sana sürekli dediğim gibi Efendi Will, böylesini hiç görmedim, diye araya girdi, Jüpiter, Değişik bir böcek, içi dışı, her yeri çok sert, hayatımda..
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekâlâ, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?.. Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır. Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun... Göğsünü yararak o eti oradan ..
Ya kötü diye bir şey aslında yoksa?Ya kötülük dilekleri, tutkuları ve doğru olanlar arasında tercih yapmak zorunda kalan birinin hezeyanlarından ibaretse?Bir insan ya kötülüğü hayal ettiyse ve savaştığı tek şey kendisiyse?İyilik de kötülük de tek bir kişiden meydana geliyorsa doğruluk pusulası nerey..
Bir kalemdan ressamının mektubudur bu satırlar; gölgesiyle dertleşmeye çabalar…Yalnızdır, yorgundur, herkesten ve her şeyden uzaktadır. Sevdalıdır ama karısına mı kalemdanlar üzerine çizdiği latife mi? Yoksa ikisi de aynı kişi mi? Nefret eder ama karısının âşıklarından mı amcasından mı? Ya da belki ..