Ne kadın ona, ne o kadına bir laf söylemiş değildiler. Aylardan beri onun doru atları ve hafif arabası kadını birçok yerlere götürdüğü, birçok yerlerden, bazen arkalarından atılan kurşunlara rağmen, selametle evine getirdiği halde, belki bir kere adamakıllı birbirlerinin yüzüne bakmamışlardı. Fakat ..
Bir mahpusu dünya ile hiç alakası olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiliği yapmaktır. Onu en çok yere vuran şey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakınında bulunmak, aynı zamanda ondan ne kadar uzak olduğunu bilmektir. On adım ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra arada..
Yusuf sesini çıkarmadı. Ben Hakkı’nın tıraşını bitirinceye kadar bir yeryüzüne, bir gökyüzüne bakıp oturdu. Hakkı’nın arkasından, bir söz bile demeden çıktı, dükkânına gidip kepenkleri indirdi, kapıyı kilitledi. Tekrar benim dükkânıma geldi. Anahtarı uzatıp, al Emmioğlu, bu sende kalsın. Selamını al..
Hele Çirkince... Hele bu yedi, sekiz yüz hanelik dağ köyü... Daha uzaktan, çamların ve zeytinliklerin arkasından, hafif çivitli beyaz evlerinin camları parıldayan, meydanlarını iri çınarların gölgelediği küçük Rum kasabası... Bu kadar güzel bir yere nasıl olup da Çirkince adını verdiklerine çocukluğ..
Geleceği karanlık görerek azmi bırakmak...Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.Gelecek için bugünü feda eden insanHaksız yere gayet büyük bir zarar eder.Girmeden ayrılık bir millete, düşman giremez.Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.Göster Allahım, bu millet kurulur, tek mucize.Bir utan..
Laín Entralgo’nun İspanyol bilincinin ve kişiliğinin uyanışı biçiminde nitelediği 98 Kuşağı yazarlarından Miguel de Unamuno (1864-1936) Madrid Complutense Üniversitesi’nde felsefe doktorasını tamamladıktan sonra atandığı Salamanca Üniversitesi’nde ders verirken bir yandan da deneme ve makalelerini y..
“Doğru değil mi ama? Şu dünyayı adamakıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz?”“İyiyi kötüden ayırmak külfetini okuyucuya bıraktığım için özür dilerim.”Saba..
Anlatacagimiz bu olay 1870’lerde bir kis mevsiminde geçti. Aziz Nikolay Yortusunun ertesi günüydü. Yortu köyün kilisesinde topluca kutlanmisti, ama ikinci sinif tüccar Vasili Andreyiç Brehunov kiliseyi bir türlü birakip islerinin basina dönemedi. Kilise yönetim baskam olan tüccar, yortuyu daha sonra..
“İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça işkence, sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar. Sonra, tabiat ne emrederse o olur. Ama ruhumuzu kamçılattırmamak elimizdedir. Hâlbuki ben ruhumun üzerine bir tokat yedim ve bunda kabahatliyim!”..
“Kaçmak, her zamanki gibi her şeyden kaçmak... Görmekten, duymaktan ve beraber ızdırap çekmekten kaçmak…İçimde buna isyan eden bir şey vardı.”Eserlerinde toplumcu yönüyle dikkat çeken çıkan Sabahattin Ali, Yeni Dünya’daki öykülerinde insancıl ve hassas duruşuyla öne çıkıyor. Tıpkı yazarın diğer kita..
Jacques Cazotte (1719-1792): Dijon’da bir burjuva ailesine doğdu. Öğrenimini bir Cizvit okulunda tamamladı ve Fransız sömürgelerinde memur olarak çalıştı. Emekliye ayrıldıktan sonra kendini edebiyata adadı. Hayatının sonuna doğru Martinizm adında bir Hristiyan tarikatına katıldı. Devrim karşıtı düşü..