Roman

1818 Mayıs’ında Topkapı Sarayı’ndan üç sürre devesi yola çıktı. Köyler, kasabalar, şehirler aşılırken üç yüz olacak, üç bin olacak, üç katına çıkacak ve elli bini aşkın hacı beyazlara bürünüp kervan kervan Kâbe’ye varacaktı…Her adım bir öncekinden daha heyecanlı, her menzil diğerinden daha çetrefil ..

Yaşadıklarımız bizi güçsüz kılmaz, bilakis, üstesinden geldiklerimizle güçleniriz.2016 yılının Amerika’sında eşi ve kızıyla huzurlu, sıradan bir hayat yaşayan Ritika’nın dengesi, gördüğü kâbusların da etkisiyle yavaş yavaş bozulmaya başlar. Tırnaklarıyla kazıyarak inşa ettiği her şeyin, gözlerinin ö..

“Mesafeli durduğumuz konular, sadece ideolojileri, fikirleri, yaşantıları içermiyor; neye mesafeliysek, o mesafelerin bedensel sembolü olarak gördüğümüz insanlardan da uzak duruyoruz. Oysa hepimizin bir arada yaşamak gibi bir sorumluluğu var ve bu sorumluluk sadece bize benzeyene, bizimle aynı fikir..

Elmas da sargili kollarini bebege uzatmisti. Canini yakmaktan korkarak usulca birakmisti Bayram, oglunu Elmas’in kucagina. Simdi burun burunaydilar Elmas’la Öksüz. Bir disi hayvanla yavrusu gibi koklasiyor, burunlarini birbirine sürütüyor, birbirlerinin boynuna gömülüyor ve tuhaf miriltilar çikartiy..

Tahir, sicak yaz günlerinde babasinin uzak tepedeki bostaninda tek basina bekçilik yapmaktadir. Sulanmayan toprakta da kavun, karpuz yetisebilecegini köylüye kanitlamak isteyen babasinin hayalleri küçük Tahir’e direnme gücü vermektedir. Günün birinde bostana, askerden yeni dönmüs yigit çoban Yandim ..

Nodar Dumbadze bu kitapta, sınır bölgesinden ülkenin görünüşünü, yirmili yaşlarında delikanlıların sorunlu hayatlarını, itiraf edilememiş sevdalarını ve arkadaşlarını yitirmenin acısını; insan hakları, mutluluk ve aşk üzerine gerçekçi bilgiler eşliğinde anlatır. İnsanlar, yazarın içsel iyimserliğini..

"Gerçeklik, meçhule giden yolda bir ilk adimdir sadece ve bu yolda pek fazla ilerlememiz mümkün degildir. En iyisi bilmemek, mümkün oldugunca az düsünmek, kiskançliga en ufak bir somut ayrinti sunmamaktir. Ne yazik ki, dis dünya olmasa da iç dünyamiz bazi olaylar çikarir karsimiza; Albertine gezinti..

Alın yazısı nedir? Nereye, neyle yazılır? Peki ya kader, armağanını sunmadan önce bir insanı kaç kez sınar?Altı nüfuslu bir ailenin üçüncü çocuğu olan Fahriye, hasretle Kore Savaşı’ndaki babasının sağ salim dönmesini beklerken çok geçmeden, daha çocuk yaşında bu soruların cevaplarını aramaya başlaya..

“Gerçekten hayatımda yeterince zor zamanlar geçirdim. Yine de hayatımın farklı dönemlerinde ve değişik iş kollarında kendimi mutlu ve huzurlu hissettim, çünkü bana bahşedilmiş hayat hem uzun hem de verimli oldu. Uzun diyorum çünkü tek bir bedende ve tek bir ömürde insanlığın şimdiki durumuna yükselm..

“Bu sadece bir kadinin ortadan kaybolusunun degil, ayni zamanda kendine, bagimsizliga, hayata dönüsünün de hikayesi. Isigin teninize igne gibi battigini hissettirecek unutulmaz bir hikaye.” GILLIAN FLYNN, Kayip Kiz’in yazari Otuz iki yasinda bir emlakçi olan Annie O’Sullivan’in kaçirildigi gün, yapm..

Kaç mevsimi vardır aşkın? Peki, ya ateş düştüyse topraklarına, yüreğin daha kaç mevsim yanabilir?Kore’de savaşın yankıları hâlâ sürerken, görenlerin gözlerini alamadığı, akıllı, güçlü bir genç kıza dönüşen Goh Junja, tıpkı annesi, büyükannesi ve ondan önceki tüm kadınlar gibi yetenekli bir dalgıç ol..

Paris'in bir kenar mahallesinde, fahişelerin sersefil çocuklarına bakarak geçimini sağlayan Madam Rosa'nın, şefkate ve ilgiye hasret küçük Momo'yla kurduğu derin bağın çocuğun gözünden tüm gerçekliğiyle aktarıldığı Onca Yoksulluk Varken, sıcak bir yuva özlemiyle kavrulsa da sokaklara yazgılı olanlar..