“Ben Gülüzar. Gülizar, gül yanaklı demektir ama Gülüzar olunca bir anlamı olmuyor. Bu ülkede kadın olarak var olmaya çalışmak gibi belki de!”Böyle tanıtıyor Gülüzar kendini. Dokuz yaşındayken tutmaya başladığı günlüklerle giriyoruz onun dünyasına. Yıllar içinde yakılan, yırtılan, yok edilen günlükle..
Yaşar Kemal’in önsözüyle: “Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir.”Son Ada… Martılar, yasemin kokuları, çam ormanları, renk renk balıklar ve mutlu insanlarla dolu anakaraya uzak bir sığınak. En iyi korunan sır, yeryüzünün gizli cenneti.Bu son insani köşe, son sığınak nasıl kaybedildi? Geri kazan..
O gece hiç bitmeyecek sandım. Ay bir türlü doğmadı, yılanlar dolanıp durdu ayaklarıma. Bana öğrettiği her şey birer birer silindi defterimden. Sadece bir cümle kalmıştı. Islak bir pişmanlık akıyordu mürekkebinden. Vakitler silindi. İsimler silindi. Nehir silindi. Zamanın gri labirentine düştüm.Kara ..
Dünya bizimle tesadüfün diliyle konuşur...Hiçbir karşılaşma tesadüf değildir, görünmeyen ağlarla bağlıdır bütün ruhlar birbirine.Ayla, Billur, Toprak, Ateş, Güneş ve Sare… Onlar o görünmez ipliklerden yürüyerek, ‘tesadüf’ gibi görünen tezahürlerle bir araya geldiler ve ondan sonra artık hiçbir şey e..
Wuthering Heights is a tale of two families, the Earnshaws and the Lintons. The story is set in an extreme landscape on the wild moors, weather-beaten by icy winds, storms and rain. Characters are imprisoned or confined in Wuthering Heights. The ghost of Catherine Linton appears in the opening chapt..
“Burada ne olduğunu bulmam gerekiyor. Biliyorum elimde merdivenim ve küreğim olduğu sürece özgür olduğumu. Sadece neden küreğimle merdivenim olduğunu bilmek istiyorum. Bunlar hem beni var eden hem de yok eden şeyler. Altında ne olduğunu bilmek istiyorum. Ne olduğunu bilmeden, ne bulacağımı arıyorum...
“Sevgili Melek,Beni bir adam öptü. Şaş da kal, kardeşim... Şaş da kal! Beni bir erkek öptü. Ne babam ne dedem ne amcam ne dayım ne kardeşim… Beni yabancı, genç ve güzel bir erkek öptü. Evet Melekçiğim, münasebetsiz ve terbiyesiz olmasına rağmen…”Beyhan, Konya’dan İstanbul’a gelirken, trende yakışıkl..
“Boğucu, Kafkaesk bir gizem ve belirsizlik atmosferi.” –Franz RottensteinerGustav Meyrink, doğaüstü unsurlara yer veren Avrupalı yazarlar arasında benzerlerinden sıyrılıp çağa damga vuran, ele aldığı okült konuları modern zamanların meselesi hâline getirmekte usta bir isim. Ünlü ilk romanı Golem’den..
36 yaşındaki Guylain Vignolles kâğıt geri dönüşüm fabrikasındaki işinden nefret eden yalnız ve mutsuz bir adamdır. Hayatı, sıkça sohbet ettiği küçük kırmızı balığıyla birlikte yaşadığı ev ve çalıştığı fabrika arasında geçer. Görevi, kitapları paramparça eden korkunç makine Zerstor 500’ü kullanmaktır..
Cânım kâri, görmek bir şeye hudut koymaktır belki. Ya görmeden yaşayanlar, bizim anladığımız gibi dünyayı anlamayanlar? Hem görmek için illa göz mü gerekir ki? Bence hayır. Bazıları bakmasa da görür, gözleri görmese de bilirler…Hayal mi gerçek; gerçek mi hayal kestiremediğim zamanlarım oluyor benim ..
KÜLKEDİLERİ SADECE MASALLARDA MI OLUR?Duygular, bu evrendeki en pahalı şeylerdir.On yedi yaşındaki Caymen, zengin insanlara güvenilmeyeceğini çok küçük yaşlarda öğrenmiştir. Annesinin porselen bebek dükkânında çalışırken zengin insanları gözlemlemiş ve bunun aksini gösteren herhangi bir durumla karş..
Kimi ve neyi seversek sevelim bu aşkın içinde sevdiğini sonsuza kadar yitirme korkusunun verdiği bir acı vardır. Rus bozkırlarında kaygısız geçen çocukluk yılları, Arsenyev’in çocukluk dünyasını şiddetle istila eden ölüm, ergenliğin ilk kıpırtıları, ilk aşk… Devrim öncesi Rusya’sında geçen bu hikâye..