Noter Utterson, kırk yılda bir olsun gülümsemeyen, ters yüzlü, söyleşisi soğuk olduğu denli kıt, tutuk bir adamdı. Pek duygulu değildi; zayıf yapılı, uzun boylu, donuk yüzlüydü. Ama bezgin görünmesine karşın yine de sevimli bir görünüşü vardı. Eş dost toplantılarında, hele şarap da sevdiği şaraplard..
“Önüme sanki bir perde gerildi. Sonsuz hayat manzarasi, sonsuza kadar açik duran bir mezara dönüyor. Her sey gelip geçince, bir simsek hiziyla kaybolup gidince, varligina bu kadar az zamana sahip olan bir vücut akintiya kapilip sulara gömülerek kayalarda parçalaninca sen buna artik varlik diyebilir ..
On, on beş sene evvel, bir tatil haftasını geçirmek için Bursa'ya gitmiştim. Üç dört saatlik hazin, kirli, eğlencesiz bir vapur seyahatinden sonra, ovalar içinde iri bir tırtıl ağırlığıyla sürüklenen ufak bir şimendifer, beni aynı günün akşamında, karanlık bir duvar gibi semalara kadar yükselen Keşi..
Uçurum kenarında asılı kalmış, bir çift el, YA DEVAM EDİP BU ELİ TUTACAKSIN, YA DA KAPATIP SON NEFESE DOKUNACAKSINBu küçük dağın etrafında, büyük kuşlar uçuşurken, tek bir can, nefes nefese hayat mücadelesi veriyordu. Bir gece vakti, tüm ruhlar uykuya dalmışken keşif yapmak için çadırından ayrılan H..
Yaşamlarını karın tokluğuna sürekli çalışarak geçiren Beylik Çiftliği hayvanları, Koca Reis adlı bilge domuzun öğretileri doğrultusunda, içinde bulundukları düzene başkaldırarak ve insan efendilerini çiftliklerinden kovarak büyük bir devrim gerçekleştirirler. Bu büyük devrim, onları düşlerinin de öt..
Asırlarca basit tarım ve hayvancılıkla hayatını sürdüren göçebe Kırgız halkı, Çarlık Rusyası’nın yıkılmasının ardından yepyeni bir dünyanın hayaline ortak olur. Önceleri yalnızca birkaç kişinin hatta kimi zaman sadece tek bir bireyin peşine düştüğü bu hayaller, statükonun direnciyle yüzleşecektir el..
Bir mahpusu dünya ile hiç alakasi olmayan bir zindana kapamak ona en büyük iyiligi yapmaktir. Onu en çok yere vuran sey, hürriyetin elle tutulacak kadar yakininda bulunmak, ayni zamanda ondan ne kadar uzak oldugunu bilmektir. On adim ötede en büyük hürriyetlere götüren denizi dinlemek ve sonra arada..
Benim sevgili, güzel Selmam öldü. Ondan geriye benim kırık kalbim ve onun mezarını çevreleyen servi ağaçlarından başka bir şey kalmadı. O mezar ve bu kalp Selma’dan geriye kalan, ona tanık olan iki şeydir. Ah bugün Beyrut’a dağılmış olan çocukluk arkadaşlarım, çam ormanının yanındaki mezarlığa yolun..
Evsiz bir göçebe olan Kleist'ın Almanya'da ayağını basmadığı yer kalmamıştı ve gezdiği şehirlerden hiçbirinde ikamet etmedi. Neredeyse hiç durmadan yer değiştiriyordu. Berlin'den Dresden'e gitti, Erzgebirge'ye, Bayreuth'a Chemnitz'e; sonra tekrar Würzburg'a geçti; sonrasında Napolyon seferlerinin ta..
Yirmili yaşlarındayken, meslek inceliklerini öğrenmek üzere Almanya’ya gönderilen Raif Efendi’nin hikâyesi, gittiği bir resim sergisinde gördüğü bir tabloyla başlar. Gördüğü tablodan gözlerini alamayan Raif Efendi, bu tabloyu izlemeyi günlük rutin haline getirir. O anlarda ilgisini tek çeken Maria P..
Gece yarısı New York'tan Buenos Aires'e hareket etmeye hazırlanan büyük yolcu gemisine son saatin olağan hareketliliği hâkimdi. Soğukkanlılıkla güvertede gösterisini sergileyen orkestranın yanı sıra, karada arkadaşlarını yolcu etmek için biriken kalabalığın itişip kakışması, bekleme salonlarında bir..
Niçin hep aci seyler yazayim ? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoslanmiyorlar. ’Hep kötü, sakat seyleri mi göreceksin ? diyorlar. ’Hep açlardan, çiplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin ? Geceleri gazete satip izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karis toprak, bir bakraç su için birbir..